"Varlığımızın temel amacı Türkiye'ye kalıcı eserler üretmektir”
DAP Yapı'nın açılımı: Doğru Alanda Projeler. Sözlük anlamı temiz ve şık demek. Ayrıca Trabzon'da da bir dağ ismi. Ancak bu adı dağdan esinlenerek seçmedik. Her ismi marka yapamıyorsunuz. Özellikle dünya markası yapmak istiyorsanız çok daha profesyonel bakmak gerekiyor. Şu anda sadece Türkiye'nin değil dünyanın da gözbebeği olan bir şehirde, İstanbul'da projeler üretiyoruz. Bu şehirde gerçekleşen üretimler ülkenin vizyonunu yansıtıyor ve dolayısıyla kendimizi daha iyi ifade edebiliyoruz.
- İlk projenizden bugüne doğru bir mercek tutarsak neler söylersiniz?
İlk projemiz Şelale Fvleri'ydi. 1999 yılında olan depremden sonra başladığımız, yaklaşık 580 dairelik büyük bir projeydi. Benim için DAP Yapı'nın dönüm noktası Şelale Evleridir. Bana yedi Oxford'dan daha fazla tecrübe kazandırdı. Orayı Cumhuriyet tarihinin en büyük krizinde yaptık.
2000'li yıllarda Şelale konseptini Space, Village, Premium ve Crown ile devam ettirdik. Çekmeköy'de inşa ettiğimiz Centro Futura'nın ardından olgunluk dönemimizin eseri dediğimiz Dragos Royal Towers sektörün en prestijli projeleri arasında yerini aldı. Söz konusu proje sadece Dragos'la anılmakla kalmadı, şehrin siluetini değiştiren eserlerden biri kabul edilerek DAP Yapı'nın ününü yurt dışına taşıdı.
İstanbul'da Kartal-Maltepe bölgesinde hayata geçirdiğimiz kuleler için görenler durup inceleyecek, hatta dönüp bir daha bakacak demiştik. Gerçekten de öyle oldu. Anadolu yakasında tarif unsuru olarak kullanılan yelken, burgu, dalga şeklindeki kuleler (Dragos Royal Towers, Dap Royal Center, Dap Burgu, Dap Dalga, Dap Tango), Kartal Maltepe sahilini Anadolu yakasının Maslak'ı haline getirdi.
- Projelerinizde neden farklı mimari tercihlerde bulunuyorsunuz?
Geleceğin binalarını inşa ediyoruz. Orijinal tasarımlarıyla dikkat çeken, farklı mimarileriyle öne çıkan, şehre katma değer sağlayan DAP Yapı projeleri üstün nitelikleriyle sektöre yön veriyor. Tıpkı İspanyol mimar Gaudi'nin eserleri gibi şehirde dolaşırken aniden karşınıza çıkarak sizi şaşırtıyor. İz bırakan, hayranlık uyandıran, tek tip binaların yanında masallardan fırlamış gibi duran DAP projeleri, bulunduğu yerin bütün havasını değiştiriyor.
Bir binayı inşa ederken tasarım prensiplerinin doğru konulmuş, detaylarının doğru çözülmüş olması ve doğru malzemelerin kullanılması lazım. Bu. maliyetleri yükseltse bile binanın prestij ve değerini artırır. Özellikle mimari tasarım sürecinde doğru karar ve ilkeler ile bina değeri yükseltilebilir. DAP Yapı olarak projelerimizi üstün teknolojik uygulamalarla hayata geçirdiğimizi söyleyebilirim. İnşaatlarımızda yarının teknolojisini uyguluyor, tasarımlarımızla geleceğe ışık tutuyoruz. Varlığımızın temel amacı Türkiye'ye kalıcı eserler üretmek... İnşaatçılığı, toplumun yararı için yüceltmek, yapı teknolojilerini ve mühendislik hizmetlerini geliştirerek, çevre değerlerine önem vererek yeşili, havayı, suyu ve toprağı koruyarak insanlarımıza yararlı konut ve işyeri üretimine öncülük etmektir.
- Projeleriniz arasında en çok değer verdiğiniz hangisi?
Şimdi bizim projelerimize baktığınız zaman, özellikle Dragos Royal Towers bence Türkiye inşaat sektörü için bir dönüm noktası. Çünkü bu tarz projeler her zaman Zincirlikuyu-Levent hattında yapılırdı. Biz onu Kartal, Dragos Sahili'nde ürettik. Yelken kuleler DAP markasıyla özdeşleşti. Bugün o bölgede kime sorsanız biliyor. Adeta bir tarif unsuru olarak kullanılıyor. Ayrıca hatırlarsanız Levent'teki İFTT arazisinde yapılacak olan ama hayata geçmeyen bir başka projeyi de DAP Burgu olarak Maltepe’de inşa ediyoruz.
- Şirketiniz ve sektör açısından bakarsak sizce 2012'yi nasıl geçirdik?
Yılın son çeyreğinde bir değerlendirme yapar sak hedeflerimizi tutturduğumuzu söyleyebilirim. Her türlü olasılığı hesaba katarak proje üreten bir yapımız var. Dünyada ve ülkemizde olup bitenlere kayıtsız değiliz. Finansal planımızı, projelerimizi söz verdiğimiz tarihte bitirmek üzere hazırlıyor ve çoğu kez vaktinden önce teslim ediyoruz. Zaman içinde kemikleşmiş bir alıcı-yatırımcı grubumuz oluştu. DAP markasına güvenenleri yanıltmamak adına finansmanını hazırlamadığımız bir projeye girişmiyoruz. İnşaat malzemelerine yapılan zamları ya da arsa fiyatlarındaki yükselişleri mümkün olduğunca alıcıya yansıtmamaya çalışarak kendi içimizde çözümler geliştiriyoruz.
İnşaat sektörü son yıllarda ciddi bir büyüme kaydetti ve büyümeye de devam ediyor. Doğru hamlelerin yapılmasıyla taşıdığı büyük potansiyel olağanüstü bir güce dönüşebilir. Nitekim son dönemde yaşanan gayrimenkul hareketliliği, insanlar için her zaman birinci sırada yatırım aracı olan konutu daha da cazip hale getirdi. Mütekabiliyet ve kentsel dönüşüme yönelik düzenlemelerle konut satışında daha iyi grafikler yakalanacağını öngörüyoruz.
- 2013 yılına yönelik hedefleriniz nelerdir?
DAP Yapı olarak, ülkemizde denenmemiş, orijinal mimari tasarımları olan projeler üretmeye devam edeceğiz. 2012'de iki yeni projeyi hayata geçirdik. Her yıl 1000 ünite civarında konut ve iş yeri inşa etmeyi planlıyoruz. Bu yılın ilk projesi Tango Kule'ydi. Yılın son çeyreğinde ise Çağlayanda DAP Z Ofis projemizin lansmanını yaptık.
Projelerimiz başta Arap ülkeleri olmak üzere pek çok Ortadoğu ve Avrupa ülkesinin takibinde. Dubai ve İran’dan teklifler aldık. Bazıları ortak proje geliştirmek yönündeydi. Şartlar oluşursa bu türden bir işbirliğine sıcak bakabiliriz.
- Planlarınız arasında GYO olmak var mı?
Doğrusu inşaat sektörü böylesine büyürken, Türkiye’de az sayıda GYO'nun olması şaşırtıcı. Kentsel dönüşüm sürecinde milyonlarca konutun yenilenmesi gerektiği gerçeği ve yabancı yatırımcıların GYO gibi yapılara duyduğu ilgiyi de göz önüne alacak olursak sanıyorum bu alanda büyük bir gelişme ve hareketlilik yaşanacak. Mevzuat sorununun aşılması halinde gayrimenkul yatırım ortaklıklarının sayısı artacaktır. Gelecekte elbette bizim de GYO olmak yönünde adımlarımız olacak.
- İnşaat sektörüne yönelik yasal düzenlemeler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Mütekabiliyet Yasası, gayrimenkul sektörünü tetikleyecek çok önemli bir adımdır. Yabancıların ülkemizde mülk edinmesini sağlayacak olan düzenleme kaynak sıkıntısı çeken ekonomimizi büyük ölçüde rahatlatacaktır. Şu anda 70 milyon nüfusun yüzde 60'ı depreme dayanıksız yapılarda yaşıyor. Yabancı sermaye gelirse Türkiye'deki yapı stoku hızlı bir şekilde yenilenebilir.
Gayrimenkul sektöründe kayıtlılık, şeffaflık, denetim, yüksek kalite ve standartlar, kurum sallaşma, istatistik bilgiler gibi unsurlar giderek artıyor. Bürokratik işlemlerin azaltılması ve hızlandırılması, SGK prim ve vergi yükünün azaltılması, KDV ve harç indirimlerinin uygulanması yönünde sektörü olumlu etkileyecek kararlar almak gerekiyor. Alıcıyı ve yatırımcıyı teşvik edecek düzenlemeler getirilmesi gerekirken, maalesef inşaat sektörünün hevesini kıran uygulamalarla karşılaşıyoruz. Ruhsatlı konut üretiminin, dönüşüm ve iyileştirmeye yönelik projelerin geliştirilmesi, depreme ve diğer afetlere yönelik tedbirlerin ivedilikle alınması lazım.
Ayrıca sektördeki canlanmanın önemli bir destekçisi saydığımız konut kredilerindeki artışlar, yıllarca uzun vadeli kredi olanaklarından yoksun kalan sektörü ve alıcıyı yoruyor. Önümüzdeki süreçte bu oranların alıcıda tedirginlik yaratıp, satın alma talebini erteletecek boyuta varmamasını diliyoruz. Ülkemizin gerek yurt içi gerekse yurt dışındaki olumsuzluklardan etkilenmemesi adına hepimiz var gücümüzle çalışmalıyız.
- Kentsel dönüşüm bölgeleriyle ilgileniyor musunuz?
Zeytinburnu, Ümraniye, Pendik ve Avcılardan başlayacak olan kentsel dönüşüm hareketi inşaat sektörünü doğal olarak çok yakından ilgilendiriyor. Bu ilçelere komşu bölgelerde; Kartal'da ve Maltepe’de bizim de projelerimiz var. Fikirtepe'yle de ilgileniyorduk ancak artık o bölgeden çekildik. Pilot uygulamaların dalga dalga yayılacağını ve ilerleyen süreçte ülkemi zin modern bir çehreye kavuşacağını umuyoruz. Bir "deprem ülkesi" olduğumuz gerçeğinden hareketle, yenileme dönüşüm projelerini gönülden destekliyoruz. DAP Yapı olarak biz de ürettiğimiz projelerle şehrin çehresini değiştiriyor, güzelleşmesine katkıda bulunuyoruz.
- Kentsel dönüşüm sizce şehir merkezinde nasıl yapılmalı? Tahliyesi, yıkım ve yapım süreçlerini kısaltmak için neler yapılmalı?
İstanbul’da gecekondulaşma, 1930'lu yıllarda başladı ve şehrin yüzde 70'i kaçak yapılaşmayla oluştu, 1999 depreminde çarpık yapılaşma zayiatı artırdı. Bugün şehrin dört bir yanında yeni ve güzel projeler üretiliyor olmakla birlikte, gecekondular da kimi iki katlı, kimi de müstakil ev adı altında varlığını sürdürüyor, İstanbul başta olmak üzere bütün Türkiye'yi yeniden inşa etmek, binaları düzeltmek gerekiyor. İnsanlara, hak ettikleri şekilde güvenli ve modern ortamlar sunulmalı.
Kentler kendi kendini değiştirebilme kapasitelerine sahip değilse kendiliğinden veya kamusal müdahale yoluyla değişebilir. Yenileme, kentlerin bu değişime ayak uyduramamış ve kendini yenileyememiş bölgelerinde gerekirse kamu müdahalesi yoluyla gerçekleşir.
Pek çok dünya kenti kültür varlıklarını ve talihi merkezlerini korumaya çalışırken çeşitli modeller geliştiriyor. Normalde, kentsel dönüşüm projesinin onaylandığı tarihten sonra belirlenen ilçelerde uzlaşma süreci başlar. Mal sahipleri toplu ve birebir görüşmeler yoluyla bilgilendirilir.
Söz konusu bölgelerde yaşayanlar, mevcut koşulların iyileşmesi için projeyi fırsat olarak görüp desteklemelidir. Elbette tercih edilen, her mülk sahibinin, proje alanındaki mevcut binalarındaki kullanımlarına uygun olarak yeni projeden pay alma hakkına kavuşmalarının sağlanmasıdır. Ancak kendileri için en avantajlı koşulları yaratmaya çalışırken aşırı beklentide olmaktan kaçınılmalıdır.
- Projelerinizi ağırlıklı olarak Maltepe-Kartal bölgesinde gerçekleştiriyorsunuz. Yeni bölgelerde olacak mısınız?
Yatırım olarak E-5’in altından Beykoz'a, oradan Sarıyer, Şişli, Bomonti, Kağıthane'ye doğru geniş bir alanla ilgileniyor ve merkezi konumlarda arazi geliştiriyoruz. Önümüzdeki dönemde yeni açılan ve planlanan tünel projeleri ve bağlantı yollarının gelişimi Kağıthane ve Kadıköy-Kartal metro hattının hayata geçmesi ile Kartal-Maltepe bölgesinin talep gören yeni bölgeler haline geleceğine inanıyoruz. Bu bölgede inşaat yatırımına devam edeceğiz.
- Çevre dostu uygulamalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bir binayı inşa ederken tasarım prensiplerinin doğru konulmuş, detaylarının doğru çözülmüş olması ve doğru malzemelerin kullanılması lazım. Bu, maliyetleri yükseltse bile binanın prestij ve değerini de artırır. Özellikle mimari tasarım sürecinde doğru karar ve ilkeler ile bina değeri yükseltilebilir. DAP Yapı olarak projelerimizi üstün teknolojik uygulamalarla hayata geçirdiğimizi söyleyebilirim. İnşaatlarımızda yarının teknolojisini uyguluyor, tasarımlarımızla geleceğe ışık tutuyoruz. Varlığımızın temel amacı Türkiye'ye kalıcı eserler üretmektir. İnşaatçılığı, toplumun yararı için yüceltmek, yapı teknolojilerini ve mühendislik hizmetlerini geliştirerek, çevre değerlerine önem vererek yeşili, havayı, suyu ve toprağı koruyarak insanlarımıza yararlı konut ve işyeri üretimine öncülük etmektir.
- Vizyoner alıcıya yönelik üretim yapmakla neyi kastediyorsunuz?
Biz standart konut üretmiyoruz; butik imalat yapıyoruz. Fark yaratmak için kolay göze alınamayacak yöntemleri bile cesaretle benimseyerek hayata geçiriyoruz. Her katın, hatta her dairenin diğerinden farklı üretildiği projelerimizde sadece dış cephe değil iç mekanlar da tıpkı bir mücevher gibi işleniyor. Projelerimizin tasarımı ve üretimi uzun zamanlar gerektiriyor. Bu yöntemle zaten binlerce konut üretilemez.
Projelerimiz, yatırım maliyeti olarak tabi ki standart konuta nazaran pahalıdır. Fakat az önce belirttiğim gibi, biz geleceğin binalarını yapıyoruz, 40-50 yıl sonra bile baktığınız zaman gurur duyabileceğiniz, anıt teşkil ede bilecek binalar inşa ediyoruz. Sonuç olarak standart konutlara göre konsept yapılar daha pahalıya mal oluyor ama biz o pahalılığı kâr marjlarımızdan fedakârlık yaparak, müşterilerimize yansıtmamaya çalışıyoruz. DAP Yapı projelerinde gayrimenkul alımı, rekor prim oranıyla kazançlı yatırıma dönüşüyor. Projelerimiz üzerinden son bir yılın değerlendirmesini yaparsak; başlangıç rakamlarıyla bugünkü fiyatları karşılaştırdığımızda, projelerimizden mülk edinmenin kazancının, diğer yatırım araçlarını geride bıraktığını net görebiliyoruz.
- Hayalinizdeki projeyi betimler misiniz?
Çok uçuk şeyler düşünüyorum ama teknoloji buna müsaade etmiyor. Mesela binayı havada tutacak bir motor geliştirilse havada duran bir bina yapmak isterdim. Uçaklar, içindeki tüm yolcularla nasıl havalanıyorsa, havada duran bir bina neden olmasın? Biz belki göremeyiz ama 50 yıl, 100 yıl sonra belki bunlar da hayata geçirilecek; keşke ben yapabilseydim. Bir ara tekerlek şeklinde bir bina yapmak istedim ama Türkiye'nin mevzuatı